
Fonlara yatırım yaparken son döneme ait kısa vadeli getirilerden daha çok uzun dönemli getirilerdeki performansa ve istikrara bakmak gerek. Bu alanda fon derecelendirme veya “raiting” çalışması yapan kuruluşların verilerinden yararlanılabilir. Ayrıca, fonları karşılaştırırken aynı sınıflandırma içinde olmalarına dikkat edilmeli.
Bu yaygın bir kanı olmakla birlikte, yeterli sayıda ciddi bilimsel çalışma ile desteklenmiş bir görüş değil. Ayrıca, fonların karşılaştırma ölçütleri dikkate alınmadan yapılan kısa vadeli karşılaştırmalar anlamlı sonuçlar vermiyor. Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği’nin (TKYD) BES fonları üzerinde yaptığı son beş yıllık çalışmalar fonların başarılı yönetildiğini ve karşılaştırma ölçütlerine göre daha iyi performans gösterdiklerini ortaya koyuyor.
Tam tersine yatırım fonları çeşitlendirme, aktif risk yönetimi politikaları, Sermaye Piyasası Kurulu’nun düzenlemeleri, denetimi ve gözetimi ile yatırım yaptıkları dayanak varlıklara göre çok daha güvenli. Özellikle, yatırımcılar eğer bu alanda yeterli bilgiye sahip değillerse tek tek hisse senetleri yerine “hisse yoğun fonlara” yatırım yapabilir.
Fonlar tüm banka ve yatırım kuruluşlarının internet sitelerinden kolayca alınıp satılabiliyor, ayrıca 2015 başından beri Elektronik Fon Alım Satım Platformu (TEFAS) sayesinde tüm kurumların fonlarına kendi aracı kurumumuzdan veya bankamızdan ulaşmak, 250 fon arasında size uygun olanını seçmek çok kolaylaşmış durumda.
Tam tersine yatırım fonları SPK’nın düzenlemeleri ile yatırımcılara web sitelerinden açıkladıkları ve sınırlamalarına uygun yatırım yapmak zorunda ve bu konuda çok sıkı denetleniyorlar. Ek olarak Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) fonlara dair tüm önemli bilgiler periyodik olarak açıklanıyor.
Yatırım fonları her vadedeki yatırım ihtiyaçlarına cevap verebilir. Uzun vadeli yatırımlarınız için hisse senedi ağırlıklı fonları tercih edebileceğiniz gibi kısa vadeli yatırımlarınız için “para piyasası” veya “tahvil bono” fonları tercih edilebilir.
Yatırım fonlarına çok küçük miktarda birikimlerinizi de yönlendirebilir, yüksek meblağlı yatırımlarda yapabilirsiniz.
Fonların alım satımında genel olarak yatırımcıdan herhangi bir komisyon alınmaz. Yatırımcı ancak fon katılma paylarına sahip olduğu süre içinde belli bir yönetim ücreti öder, bu da fon türüne ve yönetim tarzına göre değişir. Yatırımcıların çoğunun bilmediği bir konu da 2013 başından bu yana SPK’nın yaptığı bir düzenleme fonlardan alınan ücretlere bir tavan sınır konduğu ve bunun aşılamayacağı. Böylelikle, aktif yönetilen fonlarda (örneğin hisse, esnek veya karma fonlar) yatırımcılar kendi bireysel işlem komisyonlarına göre genellikle daha az ücret ödüyor.
Bazı tür fonlarda, vergi erteleme veya farklı araçlar arasında mahsuplaşma gibi vergi avantajları bulunuyor. Ayrıca, hisse yoğun fonlar dışındaki fonların %10’luk stopaj oranı, mevduat ve O/N’ye uygulanan yüzde 15 oranından daha düşük.